•    
      İZMİR YURTSEVERLER PLATFORMU
      KABE MANZARALI REZIDANS
     

    Kâbe manzaralı rezidans mı?

     

    Kâbe’ye bitişik yapılmış. Kâbe manzaralıymış. 400 bin dolara alıcı bekliyormuş. En lüks rezidanslar ise 1 milyon 100 bin dolar imiş... Hatırlatmış olalım; ülkemizden de müşteri bekliyorlarmış. Pek isabetli! Şimdiden sıraya girileceğinden şüphem yok... Neyimiz eksik?


    Kâbe manzaralı rezidansmış... Kâbe bile manzaralaştı ya! Ticarileşmesini geçtik artık... Hac mı, turisttik gezi mi belli değil! Olsun, altın varaklı aynalara bakıp, led ışıklı seccadelere baş koyup, lüks namaz odalarının tadını çıkarmalı her Müslüman... Yakışır! Esasında, etraftaki sarayların ve 5 yıldızlı otellerin arasına sıkışan Kâbe mi, yoksa insanlığın ve inananların vicdanı mı, meçhul... Kâbe’ye o lüks binaların tepelerinden baktıkça, sevaba girdiğini falan mı zannediyor bu insanlar, nedir?


    Efendilerimiz yalnızca siluet değiştiriyor anlaşılan!


    Mesele, yalnızca Müslümanların kapitalizmle imtihanı değil... Hac ibadetini modalaştıran “sosyetenin” insanlığını nasıl anlamlandıracağız?


    Manzaracı rezidansçıların evveliyatı bir yana, kişilerle işim yok: Kişilerle uğraşacak vaktim de yok! Kâbe manzaralıymış, bakıversinler... Ne gam! “Müslüman her şeyin en güzeline layıktır, Allah yürü ya kulum demiş yürümüş...” türünden laflar boşuna dillendirilmiyor!


    Kulakları çınlasın Ziya Paşa’nın: “Evvel yoğ idi işbu rivayet yeni çıktı.”


    Nasip bu ya! Kâbe manzaralı rezidansa kafayı takmışken, şu habere ilişiyor gözlerim, yeryüzünün içler acısı durumunu özetler nitelikte: “Seyyar satıcılık yapan evli ve 4 çocuk babası 40 yaşındaki H.O, iftar açmak için geldiği evinde; eşinin, ‘Yemek yapacak bir şey yoktu’ demesi üzerine bunalıma girip, evin bir odasında kendini asarak canına kıydı.”

     
    Düzen, kişileri ve zümreleri ayırt etmeksizin nesneleştiredursun, yüksekte yer tutmak ve yüksekten bakınmak, seçkin kılıyor birilerini muhtemelen... Çünkü “altta kalanın canı çıksın” kanununu özümsüyor zihinler. Yükseklik psikolojisi, ister istemez, ayrıcılıklaştırıyor insanı! Eh, ne de olsa, Kâbe manzaralı rezidansımıza kuruluvermişiz, değmesinler keyfimize: Kâbe bile aşağımızda...

    Ekonomik faaliyet... Tamam, ama nasıl?


    Manzaracı rezidansçılara karşı çıkarken; sahih bir din idrakini arzuluyorsak, biricik dinimizi herhangi bir dünya görüşünün payandası kılmamamız gerekiyor. Kişilerin kusuru, kişileri ilgilendirir çünkü...


    Allah, size, Kâbe’yi devasa gökdelenlerin gölgesinde bırakmanızı mı emrediyor? Nedir bu gösteriş, şatafat, debdebe... Günde beş vakit; yalnız O’na kulluk edip, yalnız O’ndan yardım dileyen dillere (Bakınız: Fatiha), yakışıyor mu bu hâl ve bu gidişat... Yetim ve yoksul gözetmeyen, gözü dönmüş, vahşi, ilkel kapitalistlerin yaşantısına, nasıl oluyor da, özenebiliyor bir Müslüman?


    Bir ara, Diyanet İşleri Başkanı Bardakoğlu demişti: “Kâbe’ye bakarak kahve içmek, dinî duyarlılığımızı incitiyor.”


    Hem de ne incitme...


    Malcolm X isimli filmde seyretmiştim: Hac’a gitmeden evvel, siyahların beyazlara nazaran üstünlüğünü savunan Malik el-Şahbaz, nam diğer Malcolm X, Hac dönüşü bu yaklaşımından vazgeçiyor. Çünkü Kâbe’deki namaz esnasında, görüyor ki, eşitliğe ve kardeşliğe perçinleniyor inananlar... Siyah ve beyaz yan yana!

     Fakat Kâbe manzaralı rezidans haberinden sonra, kardeşlik neyse, eşitliğin, âdeta yerle yeksan olduğunu,

    eşitler arasında daha da eşitlerin olduğunu kanıtlıyor manzara!

     




     
      Bugün =>60 29 ziyaretçiburdaydı

    İZMİR

    YURTSEVERLER PLATFORMU

     
     
    Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
    Ücretsiz kaydol